Doğrusunu isterseniz ilk kez bir konunun neresinden başlayıp neler yazacağımı bilemiyorum. Ülkemizi güzel yönetsinler ve halkımıza daha rahat yaşam şartları sağlasınlar diye oy verip iktidara getirdiklerimiz ve muhalefet görevi verdiklerimiz arasındaki karşılıklı söylem ve ayrıştırma yaratan dili anlamakta ve anlatmakta zorlanıyorum.
Özellikle topluma örnek olması gereken iktidar partisi ve onun sözcülerindeki üslup, üzücü hale geldi. İktidar sözcülerinin sarf ettikleri sözleri dokunulmazlığı olamayan birisi söylese, olay karakolda biter. Bu kadar ağır sözlerin söylenebiliyor olması gerçekten çok üzücü ve düşündürücüdür.
Kaldı ki, sürekli kötü sözlerle aşağılananlar sadece muhalefet parti liderleri değil, onlara oy vermiş vermemiş toplum katmanlarına da edilmiş demektir.
Bu sözlerin tamamını buraya almaya ne terbiyem, ne de topluma hitap eden bu yazım izin vermez.
Muhalefet parti sözcü ve yöneticilerine yöneltilmiş olan kötü sözler, ülkemize ve demokrasimize hiç ama hiç yakışmıyor.
Muhalefet parti sözcüleri de, İktidarın hazineyi ve Merkez Bankası kaynaklarını tükettiğini, yandaş diye tanımladıkları ve devlet ihalelerini sürekli alan beş müteahhite nasıl kolaylıklar sağlandığını ve onlara nasıl araç geçişi, hasta ve yolcu sayısı garantili ihaleler verildiğini sık sık gündeme taşıyarak halkın verdiği vergilerin bu yolda harcandığını söylüyorlar.
Demokrasilerdeki siyaset anlayışında, bu kadar saygıdan, sevgiden uzak dil olamaz. Çünkü bu sözler kabul edilebilir olmadığı gibi bu dille siyaset yapmak toplumu birbirine karşıt haline getirir ki, toplumda oluşacak böylesine bir ayrışma, aklımıza dahi getirmek istemeyeceğimiz toplumsal olaylara zemin hazırlayabilir.
Komşu ülkelerin bu tür kardeş kavgaları ile nasıl parçalandığını ve bu ülke yönetimlerinin emperyalist ülkelerin eline nasıl geçtiğini, görmezden gelemeyiz.
Bölgemizdeki tüm İslam ülkeleri için de özgürlüğünü koruyabilmiş gerçek demokrasi ile yönetilen tek ülke Türkiye’ydi. Unutulmamalıdır ki, bunu sağlayan yapı taşı sahip olduğumuz laik düzendi.
Siyaset dilinin bozulması bir yana, son günlerde bir anayasa değişikliği ile laik düzenden vazgeçilmesinin bazı kesimlerce dillendiriliyor olması, son derece ürkütücüdür.
Demokrasilerde iktidarlar geçicidir ama ülkeyi vatan yapan ilkeler değişmezdir.
Türkiye Cumhuriyeti, bir mucize yaratılarak kazanılan Milli Mücadele sonrası, temeli Mustafa Kemal Atatürk tarafından atılmış Laik, Çağdaş Hukuk düzeninde kurulmuş demokratik bir devlettir.
*******************************
Çoğu, emperyalist ülkelerin güdümüne girmiş ve iç savaşlarla perişan olmuş komşu devletlerden bizi ayıran en büyük özelliğimiz, ümmet değil millet oluşumuz ve tüm komşularımızla iyi ilişkiler içinde olmamızı sağlayan “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini benimsemiş olmamızdı.
Bu ilkeden son 20 yılda büyük sapmalar yaparak ABD’nin bölgemizdeki çıkarlarını genişletmek üzere başlattığı Büyük Orta Doğu Projesi'ne destek verip, komşu ülkelerin iç savaşlarında taraf olarak çok büyük bir mülteci sığınmasıyla karşı karşıya kaldık.
Batımızdaki komşumuz Yunanistan ise, bizim uluslararası arenada içine düştüğümüz yalnızlığımızı fırsat bilerek adalarımızı ele geçirdi. Trakya sınırımızda son günlerde ABD ile ortak yığınak ve tatbikatlar yapmaya başladı.
Çirkin siyasetten ve dilinden söz ederken son bölümdekileri anlatmamın nedeni, özellikle siyasi iktidarın yukarıda anlattığım siyaset diline neden olan şeyin, iç ve dış siyasetteki sıkışmışlığının ve çözüm üretememenin yarattığı gerginlik olduğunu düşündüğümü söylemek içindi.
Bilindiği gibi Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı'nı kaybederek yıkılması sonrası son vatan toprağı Anadolu da işgal altında kalmıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın işgali kabullenmeyen Anadolu insanı ile yarattığı bir mucize ile ayakta kalan son Türk Devleti'nin geleceğini karartmaya ve onu iç çatışmalara sürükleyecek inatlaşmayı sürdürmeye, bu ülkeyi seven hiç kimsenin izin vermeyeceğinin unutulmaması gerekir diye düşünüyorum.
Sağlıklı ve Covd-19 salgınından kurtulacağımız günlere ulaşmak için maske, mesafe ve temizlik kuralına uyacağımız bir hafta dileğiyle...